Cumartesi, Aralık 28, 2013

Rumuz - Yanlış Adam: "Hangi kaynak?"

Merhaba,

Ben bir konuda konuda kendimi çok yetersiz görüyorum ve kafam bazı zamanlar çok karışıyor, sırf bu konu yüzünden. Başlıkta da bahsettiğim gibi "Türkçe'nin doğru kullanımı" bazı durumlarda çok başımı ağrıtıyor diyebilirim. 2 farklı senior yazarımın çatıştığı ve beni yargıladığı şeyler oldu. Bir tanesi tamamen TDK'nın koyduğu kurallara, bir tanesi ise Dil Derneği'nin koyduğu kurallara göre yazıyordu. Siz bir yol göstermek adına hangi kaynağın daha doğru olduğunu söyleyebilir misiniz? 

Hangisi yanlıştır sizce, "önyargı" mı yoksa "ön yargı" mı? Yoksa o cümledeki tırnakların yazımı mı? Yoksa yazılışı mı? Böyle çekirdekten başlayıp gidiyor işte sorularım. 


- - - - - 

Hmmm! 

Dikkatlice yazılmış, doğru Türkçe peşinde koşarken artık kronik sayılası yanlışlara düşmüş bir genç (?) size...

Dostum, Türkçe yanlışları en az iki temel nedenle ortaya çıkıyor:

1) Yazanın yazı yaratıcılığına veya işçiliğine dayalı yanlışlar
2) Türkçe kurallarını koyan veya kaldıran, koruyan veya yıkan sözde kurumların neden olduğu kafa karışıklıkları

Bunlardan ikincisine, değindiğiniz durumunuzla işaret etmişsiniz zaten. İki ustanız veya üstünüz var ve bu kişiler hangi kaynağa göre yazılması gerektiğinde anlaşamıyorlar.

Evet bu anlaşmazlık genelde var çünkü herkesin saygı duyduğu, yaptıklarına özenle bağlandığı bir dil kurumumuz kalmadı. Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Kurumu bu alandaki yetkisini ve özenli yapısını yitireli epey oluyor. Tartışmalı yönetimi ve işleyişiyle, doğruluğu sorgulanır işlerle, miras aldığı dil gözetmenliğini deyim yerindeyse bıraktı. Ortalık da çeşitli görüşlerin birlikte hüküm sürmeye çalıştığı bir karmaşaya dönüştü.

Peki kime göre yazılmalı veya yazılanlar kime göre düzeltilmeli?

Benim görüşüm şu: Ne kadar tartışmalı da olsa, madem 'en' resmi tanınmış kurum TDK, ona göre düzeltilmeli. Kuralları filan tartışılabilir, ama yerine doğruları yine TDK tarafından konuncaya kadar, uygulamak gerekir ki karmaşa yatışsın.

Örnek vereyim:  Eskiden daha bir dil titizliği vardı, ajanslarda Düzeltmen çalışırdı. Bu arkadaşlarımız TDK'nın İmla Kılavuzu (sonradan Yazım Kılavuzu oldu) ile gezer, yazıları buna göre düzeltirlerdi. Aslına bakarsan, yazarların hepsinin de bu kılavuzları vardı, hemen daktilolarının yanında dururdu. 
Şimdi yine bir Kılavuza göre karar verilecek olsa, hangi kılavuz temel alınacak? 

Sıkıntı da burada. TDK bir ara Kılavuz yayımını, basımını bırakmıştı. Ve karmaşa o zaman başlamış, başka kurumların ve yayınevlerinin kılavuzları o zaman ortaya çıkmıştı. 

Bugün, TDK'nın www.tdk.org.tr adresinde online bir kılavuz var. Kullanmanızı öneririm.
Yayınların arasında da basılı kılavuz ve sözlükler var: http://alisveris.tdk.org.tr

Ayrıca, kitapçılarda veya sahaflarda bulup alırsanız işinize yarayacağını düşündüğüm birtakım kaynakları da çabucak not edeyim:

Şiar Yalçın, Doğru Türkçe [bendeki nüsha Metis yayını], Günel Altıntaş, Nasıl Yazılır Nasıl Yazılmaz: TDK kurallarına uygun iki renkli Yazım (İmla) Kılavuzu, [Seçme Kitaplar nüshasını almışım], Vural Sözer, Çobansalatası: Her okuryazar için güncel yazım kılavuzu, [Barajans Yayınları]  ve Dil Haşlama: Geniş kapsamlı deyimler sözlüğü [Barajans yayınları], Nijat Özön, Büyük Yazım Kılavuzu [Kabalcı yayınları], Ömer Asım Aksoy Dil Yanlışları: 900 Sözün Eleştirisi [TDK], Ömer Asım Aksoy Yine Dil Yanlışları: 270 Sözün Eleştirisi [Öğretmen Yayınları], Dil Derneği Yazım Kılavuzu [Dil Derneği Yayınları], Ana Yazım Kılavuzu [Adam Yayınları], Necmiye Alpay Dilimiz, Dillerimiz [Metis], Özleştirme Kılavuzu [TDK Yayınları] 

Gelelim sizden kaynaklananlara...

Reklamcılık alanının dertlerinden biri sizi de vuruyor: Senior yazar ne demek? Kıdemli, deneyimli mi? O zaman senior kullanmamak gerek. Ajansta öyle geçiyor diyebilirsin. Olsun. Hem aslına bakarsan, ajans da Türkçe değil ama ne yaparsın. Çaba göstermek gerek. Account Executive demek yerine, Müşteri Temsilcisi diyebiliriz. Müşteri ve Temsil de Türkçe değil ama ne yaparsın. Dilimizin böyle bir tarihi sorunu var. Necmiye Alpay'ın yukarıda sözünü ettiğim kitabı benzer şeyleri güzel ele alıyor. 

"... diyebilirim" niye? Ne gerek var? Başınızı ağrıtıyor mu ağrıtmıyor mu? Hem kendiniz için hem reklam yazarken dilinizi arı tutun, süslemelerden kaçının. 

" 2 farklı senior yazar..." niye? 2 yazar ise bunlar birbirinden zaten ayrı kişiler, farklıya ne gerek var? Farklı düşünen veya dil konusunda farklı şeylere inanan demek istiyorsan öyle diyeceksin.

"Bir tanesi..." niye? Kişiler için biri demek yeterli. Nesne değiller ki tane diyesin.

"...yol göstermek adına..." niye? Niçin adına olsun? Doğru sözcük, için. Yol göstermek için demek yeterli. Adına demek için, basit anlatımla söylersek, bir kişi yerine konuşmak, birini temsilen konuşmak veya bir eylemde, edimde bulunmak gerekir. Vekalet durumu yani. Senin söz ettiğin şeyde bu yok. İçin demen gerekiyor.

Son sorunu ele alayım.

Bir kere "tırnakların yazılışı mı" sorusu yerinde değil. Çift tırnak işareti, cümle içinde alıntıları göstermek için kullanılıyor. Tek tırnak ise çift tırnak içinde verilen alıntıların içinde yeniden tırnağa alınması gereken sözleri, ibareleri belirtmekte.

Ayrı mı yazılmalı birlikte mi konusuna iki türlü bakmak gerekiyor.

1) Kurala uyacaksak, yukarıda belirttiğim nedenle, TDK'ya bakılmalı:

http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=221:Ayri-Yazilan-Birlesik-Kelimeler&catid=50:yazm-kurallar&Itemid=132

Ön yargı, TDK'ya göre ayrı yazılması gereken bir tamlama. Peşin hüküm karşılığı. Peşinhüküm diye bitişik yazmıyorsak, önyargı diye yazmak gerekmez.

2) Öte yandan konuya, bitişik veya ayrı yazılma sorunundan farklı ve ötede bakabiliriz:  

Türkçe ön ekler kullanan bir dil değil. Ama değişen koşullar, başka dillerden etkilenmeler ve oradan gelen bazı kavramların  karşılıklarının uydurulması gibi nedenlerle ön ekler kullanan sözcükler üretmişiz, üretiyoruz. Yetkili kurumun durup belki de ön eksizlik kuralını gözden geçirmesi iyi olur.
[Nijat Özön, Dil Derneği, Vural Sözer örneğin önyargı biçiminde, bitişik yazıyor!]

İyi bir sav gibi duruyor değil mi? Belki de değil. Çünkü önyargı mı ön yargı mı örneğine dönersek, önyargı belli ki prejudice sözcüğüne öykünen bir yazılış. Pre- karşılığı ön, dolayısıyla bitişik yazarız diye otomatiğe bağlamamalıyız sanki. Aynı nedenle çıktı herşey, şuan gibi bitişik yazma hastalıkları. Diyebilirsin ki herkes ne oluyor peki? 

Hehehe... Her farsça imiş dostum. Kes ise halk ağzında saman anlamına geliyor. Kısacası, Türkçe Anadolu gibi olmuş durumda. Gelenin geçenin, kalanın kalmayanın hesabı yok. Hesap da zaten öyle bir sözcük. 

Sizin özel duruma bakıp bitireyim: Madem iki ustanız var, bırakın kendi aralarında vuruşsunlar. Siz TDK'ya göre yazın. Tartışma çıkarsa, deyin ki, usta siz aranızda bir anlaşın ben size uyarım. Sanırım hangisi daha kıdemli veya sorumlu - yetkili ise, onun dediği olacaktır. 

Ne demişler, horozu çok olan köyde sabah geç olur.