Cumartesi, Aralık 19, 2009

Rumuz: Amistad - Reklamcı olmayı gerçekten istiyor muyum?

Ülkemizin popüler üniversitelerinin birinde işletme bölümünden mezun olmama üç dört haftalık bir zaman kalmasına rağmen hala kariyer planım netleşmedi. Okulda çeşitli disiplinlerden dersler alarak kendimi hem işletmenin çeşitli kollarında yetkin kılmaya çalışırken bir yandan da serbest seçmeli derslerimi edebiyat, politika ve görsel sanatlar üzerine yoğunlaşarak eksik olduğumu düşündüğüm alanlarda geliştirmeye çalıştım. Üniversiteye başlamadan önce aklımı kurcalayan reklamcılık hayalinin ise tamamen filmlerde veya Mad Men dizisindeki gibi yıldızlaşmış figürler üzerine kurduğumu fark edip staj macerama başladım, işi yakından görmek ve az da olsa deneyim kazanmak için.

Büyük bir ajansta stratejik planlama bölümüne girmem ile birlikte staj maceram başlamış oldu. Kısa bir birliktelikten sonra vedalaşarak başka bir ajansa geçtim gene aynı pozisyon için. Herhangi bir sorundan veya mutsuzluktan değildi bu veda, sadece farklı ajansların metodlarını ve çalışma ortamlarını gözlemleyebilmeyi amaçlıyordum. Neyse lafı daha fazla dolandırmadan, ikinci reklamcılık stajımın ikinci ayı taze bitmişken bu staj sürecinin bana pek birşey katmadığını farketmiş bulundum. Aynı zamanda ajansta 30 yaşında stajyerlerin bulunduğunun farkına varmam, gene 30 yaş civarı insanların 4 aylık deneme süreçlerine maruz kaldığını öğrenmem, birlikte çalıştığım planlamacılardan birinin sanal ortamlarda stajyer sömürüsü ve sektördeki gelir dağılımındaki ters piramit kurgusuna isyan etmesi de motivasyonumu alt üst etti. Şöyle ki, cebimden yol parası verip günde iki-üç saate yakın trafik çekip geldiğim ajansımın bana birşey katıyor veya vaad ediyor olduğu konusunda şüphelerim arttı.

Bu ajansa girerken görüşmede stajyerlikten yetiştirip kadroya almak gibi bir gelenek olmadığını öğrenmiştim, gene de Jr. Planlamacı gibi çalıştırıyoruz biz stajyerleri vaadine kanarak kabul ettim gönüllü köleliği. Şimdi ise biraz sorgulamaya başladım bu gidişatı. “Reklamcı olmayı gerçekten istiyor muyum?”, “Lisansüstü programlara katılmak ve bu pek parlak bir gelecek vaad etmeyen iş koluna daha fazla yatırım yapmalı mıyım?”, “Stajda ilanları ve filmleri ayıklayıp kimsenin geri dönüş yapmadığı minik raporlar yazmak bana ne katıyor?” gibi sorular var aklımda.

Ajanslar kadrolarındaki küçülme sebebiyle iş yükü ağır olan üstlerimin bana ve diğer stajyerlere ayıracak vakti olmamasını anlayabiliyorum, sigara molalarında “Keşke iş yükümüz bu kadar ağır olmasa da size birşeyler öğretebilsek” derken ki samimiyetlerine de inanmak istiyorum. Fakat CV’mde güzel duracak olması dışında birşey katıyor mu acaba bu emeklerim diye düşünmeden de edemiyorum. Birinci ayımdan sonra bu ajansta stajyer ekibi olarak yaptığımız işlerin rutin ve beyin gerektirmeyen şeyler olduğunu fark ettim. Gene alıntı yapıyorum ama “Kendinizden birşeyler katın, yoksa bu işleri bilgisayar kullanabilen lise mezunu biri de yapabilir” denilmesine rağmen fikirlerime kulak asılmadığını düşünmekteyim.

Herneyse, özetle sormak istediğim şudur; sizce şu an kendimi ajans içinde nasıl geliştirebilirim? İnternet sayesinde dünya çapında kampanyaları takip etmek dışında açıp bir kitap okuyacak vaktim ve enerjimin kalmıyor olması beni rahatsız ediyor. Okul ve stajı bir arada yürütürken vaktimi boşa mı harcıyorum acaba diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Çoğu ajansın stajyerlerine “biz bir reklamcılık okuluyuz” dediğini duyduğum bir ortamda gerçekten kendimi geliştirebileceğim, ben bu işi istiyor muyum sorusuna cevap verecek hale gelebilmemi sağlayacak bir ajans var mıdır?

Şimdiden teşekkür ederim.

----------

Hmm...

Bu güzel ve özenli yazılmış mektup için teşekkür ederim. Doğru yazabilen kimse yok mu diye üzülmeyeceğim artık. ('Birşeyler' dışında hatanız yok gibi geldi bana.)

Yaşadığınız 'staj' yutturmacası, ne yazık ki, burada da defalarca yazılanlardan farklı değil.
Ajanslar bu ayıbı inatla sürdürüyor. Ama onları da gençlerin -sizin deyişinizle- 'gönüllü köleliğe' razı olması azdırıyor.
'Reklamcılık okulu' olduğunu ileri süren ajansların (!) ve onların yöneticileri dahil reklamcılarının, reklamcılığı, insan yetiştirmeyi, iş yasasını vs. ne kadar bildiği de ayrıca içimi kaldırıyor. Bırakın staj dönemini, orada tam zamanlı çalışmaya başlasanız size ne öğretebilirler, bu bile çoğu yer için meçhul bence. Çok çalışıyoruz, sizinle ondan ilgilenemiyoruz da bir kandırmaca. Ajansların gece yarılarına kadar mesaiye kalmaları gibi: Bu, işlerinin çokluğuna değil, verimsiz çalıştıklarına işaret ediyor.

Kestirmeden gideyim ve size önerimi söyleyeyim:

Reklamcılık konusunda ümidinizi hemen yitirmeyin. Evet, sizi, sittin sene stajyer olarak çalıştırılacak bedava eleman gibi değil, yeni başlayacak ve yetişecek nitelikli biri olarak işe alacak gerçek ajanslar var. Sayıları az bile olsa var. Madem 'staj'ı ne menem bir şey olduğunu gördünüz, şu işletme bölümünü bir güzel bitirin. Hemen askere gitmek gibi bir planınız yoksa, bu seçeneği de düşünün. 'Master yapacağım, bir yandan da çalışmaya bakacağım' diyorsanız, disiplinli ve onurlu bir arayışta ben de size yardımcı olmaya çalışırım.

İyi seneler.

Perşembe, Aralık 10, 2009

Rumuz: Betonudelicem - Kurnaz ve yaratıcı olduğumu düşünüyorum

Merhaba Fotografçılık bölümünde okumaktayım. 21 yaşındayım. Reklamcılıgı yeni düşünmeye başladım açıkçası fakat kararlıyım. Ögrenmem gereken pek çok şey oldugununda farkındayım. Kurnaz ve yaratıcı oldugumu düşünüyorum.

1. Şuana kadar reklamcı adayları hakkındaki gözlemlerim : Genellikle reklamcılıgın sadece yaratıcılık oldugunu düşünüyorlar.

2. Sıkıntılar genellikle hep iş bulma ve şans tanınmaması yönünde, bunun tek sebebi reklam sektörünün acımasız ve sert bir sektör olmasımı dolayısıyla onlara şans tanınmamasımı yoksa herkezin iyi bir yazar yaratıcı birer deha olmaması olabilirmi?

3. Şimdiden işe girmek için bazı kurnazca fikirlerim var. Fakat girdikten sonra nasıl olacak yani ajansta işler nasıl yürür biraz fikir verebilirmisiniz ?

4. Yaratıcı olmak için reklamcı olmak bana saçma geliyor dogrusu. Reklamcı olmak sattırmaktır bence.. Yaratıcı olmak istiyen yazar olabilir. Hemde hayal güçlerini şirketlerin maddi çıkarları gölgelemeden yapabilirler. Bence reklamcılık, reklam verene istedigini vermektir, Ona para kazandırmak ürünü sattırmaktır. Reklam adaylarının sorunu bu olabilirmi

5. Reklam yazarları sizce nasıl olmalıdır ?

6. Son olarak yetenekli oldugumu gerçekten nasıl anlıyabilirim ?

Gerçekten iddalıyım fakat kendime olan güvenim gözlerimi kör etmiyor. Türkçemi en kısa zamanda düzeltecegim, ögütlerinizi dinliyor, çok okuyorum ve yazmaya başlıyacagım. Bana yol göstermesi açısından yazın portfolio isimli sizinde katılım yaptıgınız kursa gitmeyi düşünüyorum katılan arkadaşlarım oldu sizce benim için faydası ne yönden ol

Not: Biz gençlerle ilgilendiginiz için size çok teşekkür ediyorum. Haddime degil ama söylemeden geçemiyecegim kültürünüz ve duruşunuzla bulundugunuz konumu fazlasıyla hakettiginizi düşünüyorum, şimdiden teşekkür ederim.

----------------

Hmm! Hmmmmmm!

Darılmayın ama şaka gibi bir yazı. 'Türkçemi en kısa zamanda düzelteceğim', siyasi partilerin seçim vaadleri gibi duruyor. Düzelme ne demek, yeni baştan öğrenseniz belki daha iyi olur. Niye bu kadar geç cevap yazabildiğimi de böylece söyleyeyim: Yazınızı ilk okumamdan sonraki şoku, iki haftada zar zor atlattım.

Yazımdan başlayalım:

- Biten cümlelerin sonuna nokta konur. 'Merhaba.' gibi.

- Ş harflerini, ı harflerini, ö ve ü harflerini yazmışsınız ama ğ yok. Hepsi g olmuş. Ğ harfine özel bir gıcıklığınız mı var?

- 'Şuan' diye bir laf yok Türkçede! Siz gençlere bunu nasıl öğreteceğiz? İki ayrı sözcükten oluştuğunu anlamak için dilbilimci olmak mı gerekiyor allah aşkına?!

- 'Herkez' diye bir sözcük yok. 'Herkes' olacak.

- Soru soran 'mi' 'mı' ekleri, kendinden önceki sözcükten ayrı yazılır.

- Dahi bağlacı yerine geçen 'de', 'da' kendinden önceki sözcükten ayrı yazılır. Aksi takdirde, 'ismin de hali' anlamında kullanılmış olur. Örneğin 'kapı da' ile 'kapıda' aynı şey değildir: İlki, 'kapı dahi, kapı bile' demektir, ikincisi ise 'kapının önünde' veya 'kapının üzerinde' vs demektir.

Yazınızı asıl okunmaz yapan, ifadedeki ve mantıktaki tuhaflıklar, çelişkiler:

- 'Şimdiden işe girmek için kurnazca fikirlerim var. Fakat girdikten sonra nasıl olacak yani ajansta işler nasıl yürür biraz fikir verebilirmisiniz?'

Asıl ben sorayım: Girmek için kurnazlıklar tasarladığınız ajansların nasıl çalıştığını madem bilmiyorsunuz, o kurnazlıkların ajanslara girmenize yarayacağını nereden biliyorsunuz? Hayır, reklam ajanslarında işlerin nasıl yürüdüğünü buradan yeterince anlatmam mümkün değil. Madem okuyorsunuz, ajanslarda işlerin nasıl yürüdüğünü kitaplarda bulabilirsiniz onlara başvurun.


- 'Yaratıcı olmak için reklamcı olmak bana saçma geliyor' demişsiniz.

Sonra da, işleri nasıl yürüttüğünü bilmediğiniz reklam ajanslarında çalışmanın, reklamcı olmanın sattırmak olduğunu buyurmuşsunuz. Sizce reklamcılık, reklamverene istediğini vermekmiş! Ona para kazandırmak, (virgül yok tabii, ben koydum) ürünü sattırmakmış. Dostum, siz zaten işi çözmüşsünüz. İşlerin nasıl yürüdüğünü öğrenmek için bana yazmanız filan gerekmiyor...

- Aynı paragrafta 'Yaratıcı olmak isteyen yazar olabilir. Hemde hayal güçlerini şirketlerin maddi çıkarları gölgelemeden yapabilirler' demişsiniz.

Sanırım, 'reklam yazarı olabilir' değil de 'edebiyatçı olabilir' demek istiyorsunuz. Şirketlerin maddi çıkarlarının reklam yazarlarının hayalgücünü gölgelediğini nereden çıkardınız? Bu da mı bir gözleminiz? Yaratıcılık tanımını, işleyişini tam olarak öğrenmeden; ajanslarda işlerin nasıl yürüdüğünü bilmeden bu fikirlere nereden varıyorsunuz? Meşhur 'bilmem kaç kuruş' kitabından mı? Cin olmadan adam çarpmayın genç dostum. Bu işe girmek istiyorsanız, klişelerden, önyargılardan, yarım yamalak sözde bilgi kırıntılarından uzak kalmaya bakın. Açık fikirle öğrenmeye bakın.

- 'Reklam yazarları sizce nasıl olmalıdır?'

Uzun veya orta boylu, esmer veya sarışın, kız veya oğlan, zeki, okumuş, konuşmasını yazmasını bilen, kültürlü.

- 'Yetenekli olduğumu gerçekten nasıl anlayabilirim?'

Hangi konuda? Fotoğrafçılık mı? Ajanslara kurnazca girmede mi? Denersiniz. Sonuca bakarsınız.

- 'Bana yol göstermesi açısından yazın portfolio isminde sizinde katılım yaptıgınız kursa gitmeyi düşünüyorum katılan arkadaşlarım oldu sizce benim için faydası ne yönden ol'

Neresini düzelteyim? Ne demek bu cümle??

a) 'Bana yol göstermesi açısından, [cevap] yazın:' mı demek istiyorsunuz?
a) Yazın, bir kursa, portfolio ismini kullanarak ben de mi katılmışım?
b) İsmi, yazın, portfolio olan kursa ben de mi katılmışım?
c) Katılım yapmak ne demek?
d) İsmi portfolio olan, benim da katıldığım bir kursa, yazın gitmeyi mi düşünüyorsunuz?

Neyse... Ben kursa filan katılmadım. Portfolio'ya bir akşam üzeri konuk konuşmacı olarak gittim.

Sonu olmayan soruyu tahmin edersek, bence bu kursun size ne açıdan faydası mı olur?

Çok basit: Dilinizin düzgün ve doğru olmasının, yazdıklarınıza dikkat etmenin yaratıcılık bakımından önemini öğrenirsiniz herhangi bir başka şey öğrenmeseniz bile. (Bu Türkçe ve yazımla Portfolio'ya alır mı Ferhat Tümer sizi, orasını bilemem tabii.) Hem madem bazı arkadaşlarınız katılmış Portfolio kursuna, onlar ne öğrenmişler, sordunuz mu?

Gençlerle ilgilenmem konusunda söylediklerinize teşekkür ederim ama benim ilgilenmem yeterli değil. Gençler kendileriyle, dilleriyle, kafalarıyla ilgilenmeliler herkesten (herkezden değil!) önce.